Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon)

 

­

Tansiyon damarımızdaki basınçtır. Organları besleyen damarlarımızda yeterli oranda basınç (tansiyon) olması gereklidir. Tansiyonun anormal yüksekliği ya da düşüklüğü organlarımıza zarar verir. Tansiyonumuzun hastane ve doktor muayene ortamında 140/90 mHg’nın üzerinde veya ev-iş yeri vb ortamlarda 135/85 mmHg üzerinde olmasına yüksek tansiyon yani hipertansiyon diyoruz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ülkemizde 20 milyona yakın hipertansiyon hastası var. En az 10 milyonu yüksek tansiyonu olduğunu bilmiyor. Çünkü hipertansiyon belirti vermez, belirti vermediği içinde hasta benim şikayetim yok der ve tansiyonunu ölçtürmez. Özellikle şeker hastalığı, şişmanlık veya uyku-apne (horlama) hastalığınız varsa, çok tuz tüketiyorsanız yüksek tansiyonunuz olma ihtimali yüksektir. Bu hastaların şikayetleri olmasa da mutlaka tansiyonlarının 2-3 ay da 1 ölçtürmeleri iyi olur.

 

Yüksek tansiyonu olduğunu bilen en az 10 milyon hastanın 5 milyonu kendisine verilen tansiyon düşürücü ilaçı bende bir şikayet yok diye veya bu ilaçları alırsam böbreğim ve karaciğerim bozulur diye almıyorlar ve çok büyük hata içerisindeler. Oysaki bu ilaçlar yüksek tansiyonun zarar verdiği başta böbrek ve karaciğer olmak üzere her organımızı tansiyonumuzu düşürerek koruyor.

 

Yüksek tansiyon çoğunlukla belirti vermez ve adı silent killer (sessiz katil)’dir.

 

Yüksek tansiyon belirti vermese de sinsice yüksek tansiyonunuz başladıktan 10-15 yıl içerisinde yan etkileri olan kalbe verdiği zararlara bağlı kalpte büyüme, kalp yetersizliği, ritm bozukluğu ve felç, kalp krizi, aort damarında genişleme ve aort damarında yırtılma riskinde artış, göze verdiği zararlara bağlı görme kaybı ve diyalize kadar giden böbrek yetersizliği yapabilir ve yaptığı bu hasarların çoğu dr bey size söz veriyorum artık ilaçları alacam deseniz de kalıcı hasar olarak kalırlar ve artık tansiyon dışında birde yüksek tansiyonun yol açtığı diğer hastalıklarla uğraşırsınız. Yani size verilen 1-2 tansiyon düşürücü ve böbreği-kalbi damarları koruyan bu ilaçları aman bu ilaçlar böbreğime, karaciğerime zarar verir diye almazsanız yıllar sonra böbrek, kalp ve damar yetersizliğiniz bu ilaçları almadığınız için gelişecektir. Son pişmanlık fayda etmeyecektir. Yıllarında hızlı geçtiğini unutmayalım.

 

Eski yıllarda tansiyon 65 yaş üstünde çıkardı ama günümüzde yüksek tansiyon hastalığı artık 30 yaşında başlıyor. Çünkü yüksek tansiyonun en sık sebebi şişmanlık, uyku-apne (horlama, solunum durması), tuzun fazla tüketimi (günlük 6 gr geçmemeli iken ülkemizde 20 gr/gün), sigara, alkol, stress vb sebeplerle günümüzde hipertansiyon artık çok genç yaşlarda başlamakta ve hipertansiyonun zararlı etkileri ortalama 15-20 yılda çıkacağından 30’lu yaşlarda hipertansiyonuz varsa 50 yaşa gelince hipertansiyonun organ zararları ortaya çıkmaya başlıyor maalesef. 

 

Yüksek tansiyonun vücudumuza verdiği zaralar nelerdir?

 

Kalp ortalama günde 100.000 kere kanı vücuda pompalar ve bu pompalama sırasında eğer tansiyonunuz yüksekse organlara günde 100.000 kere sert yumruk atmak gibi zarar verirsiniz.  Unutmayın ki yürürken mermer aşınır. Yüksek tansiyona karşı kalp, böbrek, damarlar ve beyin başta olmak üzere tüm organlar ne yapsın.

 

EN BÜYÜK SERVET SAĞLIKTIR. SON PİŞMANLIK FAYDA VERMEZ.

 

Hipertansiyonun vücudumuzda yaptığı hasarlar

 

1-Diyalize girmek istemiyorsanız tansiyon ilaçlarınızı düzenli alın.

Diyalize giren hastaların en sık böbreğini bozan hastalıklar şeker hastalığı ve hipertansiyondur. Her iki hastalıkta tedavi edilebilir, sadece size söylenen ilaçları düzenli kullanmak ve diyete uymak yeterlidir.  Diyalize varan ciddi böbrek yetersizliği geliştikten sonra söz veriyorum ilaçları alacam deseniz de artık geç kalmış ve böbrekleriniz normale dönmeyecektir.

 

Diyalize girmek istemiyorsanız verilen tansiyon ilaçlarını düzenli almalısınız.   

 

2-Kalp yetersizliği gelişen hastaların en az yarısında sebep yıllardır olan yüksek tansiyonun iyi tedavi edilmemesine bağlı kalp duvarlarında kalınlaşma ve buna bağlı diyastolik kalp yetersizliği gelişmesidir. Kalp yetersizliği geliştikten sonra pişman olup ilaç kullansanız da artık bazı şeyler çok geç olmakta, çünkü kalpte kalıcı hasarlar oluşmuş, ilaçlar artık çok az etki gösterecektir, hastada 15-20 metrede dahi nefes darlığı gelişecektir. Kalp yetersizliğiniz olmasın istiyorsanız verilen tansiyon ilaçlarını düzenli almalısınız. 

 

3- Yüksek seyreden ve tedavi edilmemiş tansiyon görme bozukluğu, AORT DAMARINDA GENİŞLEME (ANEVRİZMA), ritm bozukluğu (a.fibrilasyon) ve ritm bozukluğuna bağlı beyne pıhtı atması (felç) yapabilir.  

 

Doğru tansiyon ölçümü nasıl olmalıdır?

 

 

Tansiyon ölçmeden önce, yemekten veya sigara-kahve vb'den en az 1 saat geçmiş olmalı, ölçüm öncesi tuvalet ihtiyaçı olmamalı ve 15 dk istirahat ettikten sonra tansiyon SAĞ KOLDAN ölçülmelidir. İlk tansiyon ölçümlerinizi 1 kez her iki koldan ölçülmeli ve sağ kolda sola göre aralarında 10-15 mmHg'dan fazla fark varsa veya sol kol daha yüksekse doktorunuza söylemelisiniz. Sağ kolda sol kola göre tansiyon 10-15 mmHg kadar yüksek olması normaldir. Ayrıca tansiyon ilaçı (antihipertansif)alıyorsanız mümkünse ilaçı aldıktan 2 saat sonra tansiyonu ölçmelisiniz.

 

1 hafta boyunca sabah ve akşam ölçtüğünüz tansiyonlarda sıkça 135/85 mmHg üstü saptanırsa mutlaka doktora gitmelisiniz. Tansiyon damarlarımızdaki basınçtır. Normalde 120/70 mmHg civarındadır. İş yaparken veya stress sırasında yükselir. 120/80 mmHg dediğimizde 120 rakamı büyük tansiyonu(sistol), 80 mmHg ise küçük tansiyonu (diyastol) gösterir.

 

Hastane veya muayenehane ortamında tansiyon değeri 140/90 mmHg üzerine, ev veya iş yerinde 135/85 mmHg üzerine çıktığında kişide yüksek tansiyon yani hipertansiyon var deriz. Bazı hastalara da 140/90 mmHg üzerine yerine bazen sadece büyük olan 140 ı geçer(evde 135'i geçer) ama küçük tansiyon 90 mmHg'nin altında kalır veya büyük tansiyon 140'ın altı olur (örneğin 130 mmHg) ama küçük 90 mmHg (evde 85'in üstü)üstü olur ki her iki durumda da yüksek tansiyon var kabul ederiz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hipertansiyonun adı silent kiler (sessiz katil)'dir. Hipertansiyon çoğunlukla belirti vermez, bazen baş ağrısı veya gerginlik, nefes darlığı ve çarpıntı hissi yapabilir. Özellikle şişman (obez) iseniz, uyku-apne (horlama vb varsa), aşırı tuz tüketimi, şeker hastalığınız, böbrek hastalığınız varsa veya yaş 65 üstü ise hipertansiyonunuzun olma ihtimali yüksektir. Örneğin kilolu ve tuz tüketimi fazla olan veya kilolu/horlama vb olan bir hastada hiçbir belirti olmasa da benim tansiyonum yok diyemez, bu hastalarda çok büyük ihtimalle hipertansiyon vardır, tansiyon kontrolleri yapılmalıdır.

 

Risk grubunda (kilolu, horlama-uyku/apne, şeker hastalığı vb) iseniz mutlaka tansiyonunuzu kontrol ettirmelisiniz.

 

Tansiyon ölçümü doğru yapılmalıdır. Yanlış ölçümlere bağlı genelde gereksiz hipertansiyon tanısı konulmakta ve gereksiz fazladan ilaç kullanılmaktadır.

 

Hipertansiyonun vücudumuzda verdiği zararlar nelerdir?

 

1- Kalp duvarlarında kalınlaşma yaparak ileride kalp yetersizliği ve ritm bozukluğu yapabilir.

2- Kalp kapaklarında bozulmaya bağlı kalp yetersizliği yapabilir, ileride kapak ameliyatları gerekebilir.

3- Atrial fibrilasyonb dediğimiz ritm bozukluğunu yapabilir ve bu ritm bozukluğuda beyine pıhtı atarak felç olmasına neden olabilir.

4- Kalpten çıkan aort damarında genişleme (anevrizmaya) yol açabilir. Bu anevrizma daha sonra çok tehlikeli diseksiyon dediğimiz yırtılmaya yol açabilir.

5- Kalp damarlarında daralma ve buna bağlı kalp krizleri artabilir.

6- Gözümüz damarlarındaki olumsuz etkilerine bağlı görme bozuklukları gelişebilir.

7- Böbrekte hasar yaparak diyalize gidilmesine yol açabilir.

8- Beyin kanmasına yol açabilir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hipertansiyon tedavisi ve yaşam tarzı değişiklikleri nelerdir?

 

 

*Hipertansiyonunuz varsa doktorunuz size uygun ilaçı verecektir. Ama ilaça ek olarak hipertansiyonun en iyi tedavisi kilo vermek, tuzu azaltmak, spora başlamak, uykuda solunum durması ve horlama (uyku-apne) varsa onu tedavi etmek ve tansiyon yükseltici içerisinde psödoefedrin/efedrin/fenilefrin//kafein içeren grip-nezle ilaçlarından da uzak durmamız gerekir. Hem tansiyon ilaçı alıp hem de tuzlu yer, kilo vermez isek bu ilaçların başarı oranı düşer, etkileri zayıflar ve ileride ilaça rağmen yine de hipertansiyonun yan etkileri ortaya çıkabilir.

 

*Hipertansiyon özellikle organ hasarı (kalp, böbrek, göz vb) yapmışsa mutlaka ilaç başlanılmalı ve ömür boyu ilaç almalı.

 

*Doktorunuzun verdiği ilaçları bu ilaçlar böbreğime ve karaciğerime zara verir diyerek ömür boyu alamam, şikayetim yok, genç yaşta ilaç mı kullanılır diyerek ilaçları kendi kafamıza göre keser isek yüksek tansiyon belirti vermediği için sinsice organlarımıza zarar verir ve sonra pişman olsak da geç kalmış olabiliriz, kalıcı hasarlar gelişmiş olabilir. Doktor önerisi ile verilmiş tansiyon ilaçları böbreğe zarar vermez tam tersine böbreği korur. Bu ilaçların ömür boyu alınmasında sakınca yoktur.

 

Bazı tansiyon ilaçları aldıktan 1-2 hafta sonra her iki ayakta ödem, öksürük, boğazında gıcık, kabızlık vb şikayetler yapabilir. Bu şikayetlerin olması durumunda doktorunuz ile görüşmelisiniz. Genelde ilaç yan etkisi düşünülürse ilaç kesilince yan etkide düzelir.

 

Her yüksek tansiyon hastası başlangıçta (tedavi öncesi) mutlaka kan tahlilinde kreatinin, sodyum, potasyum, ürik asit, glikoz, ALT, TSH, hemogram kan tetkiki ile bakılmalı, mutlaka rutin idrar tetkiki bakılmalı ve idrarda protein kaçağı olanlar mutlaka bir nefroloji (böbrek doktoru) gitmeliler. EKG ve ekokardiografi çekilmeli, imkan varsa göz muayenesi olunmalı, böbrek ultrasonu yapılmalı, horlama ve uyku apne şüphesi varsa uyku testine (polisomnografi) yatırılmalı. Tansiyon ilaçı kullananlarda genelde 3-4 ayda bir kan ile kreatinin ,sodyum, potasyum, ürik asit bakılmalı. 

 

 

Prof.Dr.Hüseyin Oflaz

Kardiyoloji uzmanı